Perşembe, Temmuz 26

Çoook Haber Var !

İlk haberimiz benden. Artık ekmek makinamız var ve ben ilk ekmeğimizi yaptım. Yulaflı... Acemi şansı sanırım hem görüntü olarak hem de lezzet olarak enfesti. Makina bana ben makinaya alışana dek hüsranla sonuçlanan girişimlerim de olmaya devam edecek. İkinci ekmeğimi tarçınlı ve cevizli olarak planladım. Kabuk kısmı son derece lezzetli fakat içi pişmemiş bir ekmek elde ettim. Bir daha ki sefere hedef karışık unlarla yapılmış bir ekmek olacak.

Emiralp ile maceralarımız devam ediyor. Dün akşam maaile Emiralp'i görmeye gittik bu sefer. Balibeyler , biz ve de bizim dışımızdaki bir misafir daha sohbeti güzel, inanılmaz sıcak ama çok keyifli bir akşam geçirdik. Maşide'cik sağolsun güzel bir masa hazırlamıştı bize. En önemlisi Malatya 'ya özgü un kurabiyesi ( tarifini ileride vereceğim). Fakat bizim Zuzu'da boşdurmamış Zeytinli kek ve çikolatalı cheesecake yapmışdı. İkisi de enfesdi.

Zuzu sevgili Ata'sına süpriz de yaptı. Cheesecake in üzerine bir mum koyup doğumgünü pastası haline getirdi. ATA mest tabii ki. Zuzu'nun yeğeni Emiralp ile mesud dakikaları ve dün akşama ait kareler...




Sevgilerimle


Salı, Temmuz 24

Hayat Tezatların Buluşmasıdır ...

Aslında ben onu Mayıs ayının yirmiüçüncü günü doğumgünümde bekliyordum. Ben öyle bekliyordum ama aynı tarihlerde annesi ve dedesi de dahil bir çok yakınının doğumgünü olduğu için benimle birlikte pekçok kişinin beklentisi vardı kendi doğumgününde doğması için. O ne yaptı beklenilenden çooook erken geldi. Büyüdüğünde eğer sabırsızlık yapar da birisi söylenirse bu haline ben yedi aylık doğdum diyebilecek. Emiralp'ciğimiz hepimizin duaları ile vaktinden bir hayli evvel parmak çocuk olarak dünyaya merhaba dedi, zor ve sıkıntılı hastane günlerini atlattı, evine kavuştu, beslendi, büyüdü ve gezmelere gider hale geldi. İtiraf edeyim babasının büyük halasının doğumgününde doğdu ve bizim olmasa da halanın bu nedenle sevinci oldu. Anneciği, babacığı ve tüm aile fertleri başta olmak üzere hepimiz için zor günlerdi. Ayak topuğunu sevebilmek için bile günlerce beklediler. Kucağımıza almaya dahi çekiniyorduk şimdi topaç gibi maşallah. Lafı uzatmayayım Emiralp büyüdü, Zuzu Halasını, babaannesini ve tabii anne ve babasını da aldı, gezmelere geldi.

Geçtiğimiz hafta bir yandan içim acırken diğer yandan bu Emiralp'ciğin ziyareti ile çok mutlu oldum. Ve içimden tekrar ettim. Hayat tezatların buluşmasıdır diye.


Uzun, sağlıklı, mutlu, başarılı bir ömür sürsün inşallah.


Akşam menümüzde neler vardı ?
Patlıcan Salatası

Mozerella Salatası

Pestolu Patates Salatası

Peynirli Çörek

Brokolili Kiş

Düğme Kurabiye

Keşkül

Portakallı Çikolatalı Pasta

Meyva Salatası

Susamlı Kornette Dondurma


Pesto sosunu sever misiniz ? Makarnaya bu kadar yakışan başka bir sos bilemiyorum. Ben bayılırım. Bu nedenle taze fesleğenler pazarlarda arz-ı endam ederken pesto sosunuzu kendiniz yapın ve saklayın derim. Tarifini vereceğim ama yine gözkararı.


Pesto Sos

Bir demet taze fesleğn

Bir avuç kadar çam fıstığı

3 büyük diş sarmısak

Bir su bardağından biraz az parmesan rendelenmiş ya da toz

Ve zeytinyağı


Önce çam fıstıklarımızı yanmaz bir tavada hafifçe renkleri dönecek şekilde kavuruyoruz. Sonra fıstıklarımızı, fesleğen yapraklarımızı, sarımsaklarımızı robotto çok ince kıyıyoruz. Daha sonra parmesanımızı ilave ediyor ve sosun arzu ettiğimiz kıvama gelmesine dek zeytinyağımızı ilave ederek robotta çeviriyoruz. Biz o akşam soframızda patates salatamızı pestolu ikram ettik. Ben çok beğendi, eğer pesto seviyorsanız mutlaka deneyin derim.



Sevgilerimle ...

Pazartesi, Temmuz 23

Süpriiizz !

Sonunda başardım. Mosaic deniyormuş. Resimlerimi (istediğim kadar resmi) bundan sonra size tek tek göstermek zorunda kalmayacağım.
Resimler bir yaz günü Newyork'ta çekildi. O yaz günü central parkta yaz yağmuruna yakalanıldı, sırılsıklam olununca Central Park keyfi iptal edildi ve New Jersey dönmek üzere otobüs terminaline giderken aşağıdaki kareler yakalandı.

Perşembe, Temmuz 19

Hayırlı Kandiller !




Bizim evimizde istisnasız her kandil, her perşembe ve de her bayram sabahı yağ kokusu olur. (Aslında Cemal bu kokuya her ne kadar dayanamaz, bayılacak gibi olursa da adettir :) ) Koku itibariyle hakikaten biraz nahoş olsa da kokunun sonunda ortaya çıkan helva ya da lokma (biz şerbetlemeden tüketiriz eğer tüketimimizden fazla ise şerbetleyerek tatlıya çeviririz) enfestir.


Bugün kandil ve yine evimizde yağ kokusu olacak çok şükür. Siz de benim gibi neden diye soruyorsanız, cevabı aşağıda. Şimdilik daha evvel yapmış olduğumuz helva resimlerini ekliyorum buraya yarın bu akşama ait helva ve tarifi ile görüşmek üzere...


Hayırlı Kandiller, Dualarınız kabul olsun...








"Kırım, Dağıstan, Azerbaycan Anadolu, İran ve Irak Türklerindeki bir inanca göre ölülerin ruhları Cuma akşamları evlerine gelir evin fertlerini adeta kontrol eder, onlar iyi ve güzel işler yapıyorlarsa mesela Kur' an okutup, helva kavurup aile ve çevre fertleri ile iyi geçiniyorlarsa, mutlu olarak dönerler. Sarhoş, kavgacı, geçimsiz, haksızlık yapan bir yaşam içerisinde iseler mutsuz dönerler. Bazı yörelerde "çocuklara güzel otur, dedenin ruhu ziyarete geldi bak, şimdi percerede" denildiği de olur. Adeta bu dünyadan göçenlerle bu dünyada kalanların ruhları arasında süreklilik arz eden bir iletişim vardır.Ruhların koku aldıkları inancı vardır. Bunun içindir ki, kandillerde simit, arife ve cuma günlerinde lokma ve helva yapılır. Bunlardan ev halkının yanı sıra konu-komşu ve herkese ikram edilir. Böylece ölülerin ruhunun şad olduklarına inanılır. Ayrıca meleklerin güzel kokudan zevk aldıkları çirkin kokudan rahatsız oldukları inancı da vardır. Buradan hareketle iyi olduğuna inanılan yağ ve un kokusu mübarek olduğu kabul edilen gecelerde kokutularak melekler vasıtasıyla ölülere şefaat dilenilmiş olması da düşünülebilinir.


http://kucukevinmutfagi.blogspot.com/ adlı blog yazarı arkadaşım bu bilgiyi kendi sayfasına koymuş ben de ondan yararlandım. O da ;

Dr. Yaşar Kalafat'ın "Türk Halk İnançları" adlı e-kitabının tanıtım notlarından almış.

Çarşamba, Temmuz 18

Bulgur Pilavı Sever misiniz ?




Ben çok severim. Ve bildiğim iki tarz bulgur pilavı yapılışı var. Bunları sizinle paylaşmak istiyorum. İlki şöyle;


Bulgur

Su

Salça

Soğan

Zeytinyağı - Tereyağı (Land Lake/Sütaş favorilerim)


Bulguru ayıklıyor yıkıyor ve 1'e 2 ölçüsü ile hazırlanmış ve içine gözkararı salça ilave edilmiş su ile pişiriyoruz. Diğer yanda tereyağı ve sıvıyağa küp küp doğranmış soğanımızı kavuruyoruz. Bulgurumuz pişip demlendikten sonra servis esnasında yağlı soğanımızı bulgurunüzerine oyarak servis yapıyoruz. Benim ziyadesi ile yaptığım şekil bu. Ve bu şekle ait fotoğraf karesi ise şöyle :



Bir diğeri;

Bulgur,

Su ,

Salça,

Sivri Biber,

Havuç,

Zeytinyağı- Tereyağı

Taze Reyhan


Efendim bu şekilde durum biraz farklı, bulgur ve sı yine 1'e 2 ölçüsü ile konuluyor. Önce soğanımızı yağda kavuruyor, sivri biber ve havucumuz ile salçamızı da ilave ediyor, ardından bulgurumuzu da hafif kavurduktan sonra suyumuzu ilave ediyor ve pişmesini bekliyoruz. Pilavımızın pişme süresi tamamlandıktan sonra, şöyle bir karıştırıyor ve taze reyhan yapraklarını tencerenin üzerine döküyoruz. Bir havlu ve/veya bez kapatıp dinlenmeye bırakıyoruz. Dilerseniz servisten evvel reyhan yapraklarını tencereden alabilir dilerseniz onlar ile servis yapabilirsiniz. Tad ve aroma enfes oluyor. Reyhan herşeye yakışır derdim ama bulgur pilavını bu denli güzelleştireceği aklıma gelmezdi.


Yine de ilk yaptığım şekilde ben reyhan kullanmayı düşünmem.


Afiyetle...


Pazartesi, Temmuz 16

Evim, Evim Güzel Evim !




Bütün bir hafta sonu evdeydim. O kadar özlemişim ki evi. Cuma akşamından pazartesi sabahına kadar. Yemek yaptım. Ütü yaptım. Temizlik yaptım. (Cuma günü genel temizliği Songül yaptığı için kolaydı tabii)



Cumartesi günü kızlar ve eşleri yemekte bendeydi. (Anne gel artık !) Kızlar brunch, akşam çayı ve akşam yemeği menüsüne tabii idiler. Beyler ise akşam yemeğinde bize katıldı. Menü için alternatifim yoktu. Çünkü pek evde olmadığımdan alışveriş de yapmıyorum.



Biftek (Haşlama)

Kekikli Patates Püresi

Havuçlu Pilav

Cacık

Salata



Tatlı olarak irmik tatlısı vardı ama fotoğraflarını çekemeden tükendi :)



Pazar sabahı kahvaltısında da spesiyalim olan mantarlı ve dereotlu yumurta yaptım. Hem tadı hem de görüntüsü güzel oluyor. Deneyin, seveceksiniz.



Sevgiler...





Çarşamba, Temmuz 11

Sivas'ın yollarına ... Nasıl dı bu türkünün devamı ?






Tahmin edebileceğiniz gibi yine Sivas'tayım. Son 3 gelişimde de değişik mekanlarda Sivas lıların meşhur ''Sivas Kebabı''nın izinde tad arayışındayım. Aslında tam olarak çözemedim kimilerine göre bu kebabın esası Tokatlılara ait kimilerine göre ise küçük bir nüans var her iki kebap arasında da. Ben önümüzdeki günlerde Tokat'a seyahat edeceğim için aradaki farkı yakalyıp size de aktarmaya çalışacağım ama şimdilik sadece Sivas Kebabı nı sizlerle paylaşıyorum. En kısa zamanda evde de deneyeceğim. Kebabın yanında burada yemeyi sevdiğim iki şey var biri cacık ki üzerinde pul biber ile geliyor bildiğimiz mana da çok sulu değil yoğurdun biraz çırpılmış hali diyelim diğeri de yine yoğurt ama için de buğday var. İki si de enfes. Çok et sevmediğim için kebap da güzel ama ben daha çok kabuğu ile pişirilmiş sarmısak ve patlıcanlarını yiyorum desem yalan söylememiş olurum. Bu resimde sarmısaklar açık görünüyor ama genelde soyulmamış kabuklu olarak pişiyor.



Sivas tan sevgiler ...




Pazartesi, Temmuz 9

Mozaik Pasta? Piramit Pasta? Siz nasıl bilirsiniz ?




Biz çocukken bu pastayı yapmak çok meşhurdu hanım gezmelerinde, doğum günlerinde. Malum o devirlerde pastacılık ile ilgili şu an yaşadığımızla kıyas kabul etmeyecek bir dönem yaşıyorduk. Aslında bırakın pastacılığı ne margarin bulabiliyorduk ne de tüp. Herşeyin kilometrelerce kuyruklarda beklendikten sonra dahi şanslı iseniz alınabildiği bir dönemden bahsediyorum. Biz çocuklara o dönem son derece zevkli gelen bu kuyrukları şimdi düşündüğümde tüylerim ürperiyor ve bugüne baktığımda hele de ülkemizin kritik bir seçim döneminde olduğu bugüne baktığımda katettiğimiz mesafenin önemini bu mesafeyi elimizde tutabilmek, daha da ileriye götürmek için hepimizin birlik ve beraberlik içinde olması gerektiğini bir kez daha şiddetle hissediyorum.


Gelelim mozaik pastaya. Türlü türlü mozaik pasta yapma metodları var. Ben biraz daha basit olanını seçtim. Bizimkiler yazlıkta olduğu ve benim evin alışverişi ile hiç ilgim olmadığı için mutfakta bulamadığım eksik malzemeyi de işin içine katınca bu aslında hemen hemen malzeme aynı fakat şekil farklı mozaik pastalardan bir nebze daha farklı bir mozaik pasta oldu.

Geçtiğimiz hafta, arkadaşlarımla bizim meşhur '' Garipçe''mizde buluştuğumda kahvaltı ile başlayıp balık ile son bulan yemek maceramız esnasında bahsi geçti mozaik pastanın. Üçümüzde çocukluğumuza uzanıp pasta ile ilgili anılarımızı paylaştık.




Güzelim Garipçemiz ama o güne ait bir kare değil.

O günden beri yapmak istiyordum. Gecen aksam denedim. Birini buzluktan çıkarıp servis yaptım ama arkadaşlarıma değil maalesef bizim karnı burnunda Nilgün'ümüze. Diğerini inşallah onlara tatırabilirim.

Malzemelerimiz şöyle :


Pötibör Bisküvi


Kakao


Margarin

Süt

Pekmez

Vanilya

Fındık

Çikolata Sosu

Hindistan Cevizi


Aslında margarini pudra şekeri ile eritip, süt, vanilya ve kakao karışımı ile bir harç yapmak üzere yola çıktım. Ve hüsran. Çünkü evde margarin yok. Ama ben bu pastayı yapmalıyım ! Ne yapabilirim ? Pekmez :) Neden olmasın. Tadlandırma işlemini pekmez ile yaptım. Ben pekmeze cevizi çok yakıştırırım. İçine ceviz de koyayım dedim. Ceviz yok. E o zaman fındık olsun. Neyse... Harcı hazırladım, ufaladığım bizküvilerimi harca yedirdim, kalıba almadan evvel parmak ucu ile tadına baktım ve tatsız buldum. Buna da bir çare bulunur diyerek aldırmadan kalıba aldım. Hemen belirteyim bir dikdörtgen kalıba streç sarıp bir miktarını buraya boşalttıktan sonra ayrı bir streçe boşalttığım diğerine piramit şeklini verdim ve işte bu piramit şeklini verdiğim bölüm henüz servis edilmedi sizler dikdörtgen kalıptakini göreceksiniz.



Nilgün'ün ve onu tekmeleyip duran müstakbel yeğenim ısrarları karşısında iki saat sonra dolaptan çıkardım pastamızı, yardımıma da dondurmalar için kullandğımız çikolata sosu yetişti. Pastayı onunla sıvadım, hindistan cevizi ile süsleyerek servis yaptım.


Yemekleri gözkararı yapma huyumu az çok beni tanıyanlar bilir. Tadı ve görüntüsü beni mutlu etti pastamızın ama küçük bir de eleştiri, bu sefer margarin miktarını sanırım fazla tutmuşum bana rahatsızlık verdi.


Sevgiyle


Cuma, Temmuz 6

Afyon Deyine Akla İlk Ne Gelir ?





Aslında bu sorunun iki yanıtı var . Kimileri ilk olarak sucuk kimileri de lokum diyebilir. Bu kez size lokumlardan kareler göstereceğim. Afyonun ilk lokumcusundan kareler. (Kendilerinin deyimi ile ustaları yani büyük dedeleri öyle imiş. Yalnız şu anda ilk ismi ile anılan dükkan el değiştirmiş mahkemelik olmuşlar bir soyadının sahipleri biri de dedenin torunları farklı iki aile. Şimdi farklı bir isimle yollarına devam ediyorlarmış. Allah hepsinin yollarını açık etsin diyelim) Tabii ki lokum ikram ettiler. Fakat belirtmeden geçmeyeyim Afyon da lokum ve sucuk kadar meşhur bir şey daha vardır. Kızılay Maden Sodası. O sıcak havada ikram ettikleri soda nasıl makbule geçti anlatamam.


Afyon'dan bu seferlik bu kadar. Seyahatlerim sürdükçe, enfes patlıcanından ve patlıcan yemelerinden, ekmeğinden, sucuğundan, ekmek kadayıfından, kaymağından söz etmeye devam edeceğim.


Sevgiyle ...

İlk Mahsül Bunlarrrrrrrrrrrrrrr ! Napolyooooonnnnnnn !






Gecen hafta Afyon daydım. Daha önce de bahsettiğim gibi. Efendim Afyonun Merkez'e bağlı bir ilçesi varmış. Erkmen. Kirazı yani meşhur Napolyon kirazı pek bir meşhurmuş bu ilçenin. Biz de en önemli öğreticilerinden MEMİŞ amcaya uğradık senelerin dostluğuna binaen o gün toplanan ilk mahsülden iki kasayı bize hediye etti sağolsun. Memiş amcanın bahçesinden kara dut ve Erkmen kiraz bahçelerinin ve o güzelim kirazının görüntüleri.


Afyon'la ilgili görüntülerimiz devam edecek...

Özlendim mi ?




Nerelerdeyim ? Amerika seyahatinden sonra İstanbul'da bir bilemediniz iki gün kaldığım için blogumu güncelleyemedim. Sivas, Balıkesir, Çanakkale, Afyon, İzmir, Denizli dolaşıyorum. İstanbula uğradığım anlarda da uzun zamandır yapmak isteyip de yapamadığım yemekleri yapmaya çalışıyorum.


İlk fotoğrafımız sepet makarna. Bir kaç blog da kıymalı halini görmüş ben de yapmalıyım demiştim (ama şimdi blog isimlerini hatırlayamıyorum lütfen kusuruma bakmasınlar) ama o kadar az vaktim vardı ki kendime göre pişirdim. Etrafı anlayacağınız gibi kalın makarna. İçinde ise kalan makarnanın küçük küçük kesilmiş hali ile beşamel sos, çiğ krema ile pişirilmiş mantar var. Lezzeti çok iyiydi. Yapılış aşamalarından da ekliyorum bir kare. Aslında makarnaları yerleştirirken insan biraz yoruluyor ama sonuç buna değer. Daha fazla kızarabilirdi fakat ben beşamel sosu tabana koymadığım gibi makarnayı fırında da kızarması için fazla bırakmadım.


Afiyetler olsun şimdiden ...