Cumartesi, Nisan 11

Ve Nihayet !!!


Herkese merhaba,
Uzun zamandır yazmak istesem de bir türlü yazamadım. Kah teknik problemler yaşadım kah gönlüm elime söz geçiremedi. Ama bugün içimden bir yazmak geldiki sormayın. Çoook uzun zaman oldu mutfağa girmeyeli. Bırakın yeni birşeyler denemeyi, bildiklerimi dahi uygulamıyorum. Eğer zorunluluk sözkonusu değilse böyle zamanları olabiliyor insanın. Umud ediyorum ki bu süreci az da olsa geçtim. Önümüzdeki günlerde belki yeni tariflerle belki de tattıklarımla yine sizinle olacağım.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da İzmir'deydik fuar dolayısıyla. Enfes bir İzmir sofrası resimleri geliyor birazdan. Ana yemeği balık olan soframızda türlü türlü ege lezzetleri endam ediyordu. Parmaklarımızı yemeğe ramak kalmıştı inanın. Sevgili Filiz Ablamız'ın bu sofrayı sadece birkaç saatte hazırladığına inanamadığımız gibi düşündük de, ya daha evvelden haberi olsaydı.








İzmir'e giderken aklımda ''Boyoz'' yemek vardı. Sabahları ve eğer denk gelirse akşamları dinlemekten zevk aldığım bir radyo programı var Nihat Sırdar'ın sunduğu. İşte o programda ballandıra ballandıra anlattıkları Boyoz'u yemek için fırsat yaratmaya çalıştım kendime bir türlü olmadı derken Burcu'cum alıp gelmiş son gün. Soğuk hali ile bile enfes, sıcak olarak nasıl yenir bilemiyorum. Son derece yağlı ve benim gibi mütemadiyen diyet yapan biri için zararlı da olsa BOYOZ yenmeli diyorum.

Boyoz dedik, balık dedik, ege otları dedik. Ama bir de köftecisi varmış İzmir'in meşhur. Bergama Köftecisi. Bildiğiniz bir esnaf lokantası. Ve her esnaf lokantası gibi özel bir lezzet. Köftelerinin de yoğurdunun da kemal paşasının da tadı damağımda.

Son olarak Urla'ya doğru uzanıyoruz. Aynı zamanda kasap olan bir kır lokantasına. Şömine başında olmasa da yakınındaki sohpete ve masamızdakilerin tadına doyamadık. Hele bir sakızlı muhallebi yedim ki ...

İzmir maceralarım bu kadar. Yakında görüşmek dileğiyle, sevgiyle...

Hiç yorum yok: