Cumartesi, Aralık 20

Rulo Pasta Yapmak İstemiştim !


Bu sabah çook ama çok erken kalkınca sabah kahvaltısını hazırlarken rulo pasta yapma hevesim aniden ortaya çıktı. Ve ben de blogumu güncellemek için de bir fırsattır diyerek işe koyuldum. Velakin sonuç bir hüsran. Neden : Pandispanyamın rulo vasfını kazanması için sereceğim tepsi boyutları tutmadı. Söylenilen sürede fırından çıkarmış olmama rağmen pandispanyanın pişmediğini ters çevirdiğimde farkettim. Bu aksilikler inanın yazsam bir kaç satır daha sürer fakat yılmadan ortaya bir pasta çıkardım. Tadı fena değil. Görüntü eh işte. Ne yapalım ilk elin günahı olmazmış önümüz yılbaşı yeniden deneriz...

İşte pastamızın görüntüsü. Gülmeyin ama herkesin başına gelebilir.

Pastadan kalan krema ile ATA için enfes bir kup hazırlandı. Dışarıda o kadar güzel bir yağmur vardı ki bu sabah bir fincan kahve ile seyre dalınası. Heyhat dışarıda yapılacak işler var.

Sizinle paylaşılacak o denli şey birikmiş ki nasıl toparlarım bilemiyorum. Mesela geçtiğimiz bayram balkabağı dosyası yapmaya karar vermiş; tatlısını ve çorbasını yapmış sonra pastasını yapmak için babama emanet ettiğim kabaklarım yanınca dosyam yarım kalmıştı bu var.


Rüya'nın doğum günü için hazırladığım porçini mantarlı risottom var. Gelirken Eyüp'ün meşhur Rio tatlıcısından getirdikleri tulumba tatlısını da yayınlamamışım üstelik. Bir dönem Eyüp'te çalışırken her hafta cuma günleri ev için alırdım. Enfes bir semt tatlısı. Gerçi artık heryer de bulunur oldu ama benim bahsettiğim dönemlerde hiçbir yerde klasik tulumba dışında bu tarz tulumba tatlısı bulunmazdı. Bu gidişle yakında klasik tulumbayı arar olacağız.


İki hafta evvel İzmir'deydim. Tavla iddiamı kaybettiğim için çok üzgünüm ama en kısa zamanda rövanşı alacağım. Kumru yedim. O kadar tavlaya konsantre olmuşum ki fotoğrafını çekmemişim. Sonra ertesi sabah geçen martta kahvaltı ettiğimiz yerde kahvaltı ettik. Yine çok güzeldi Kordon. Biraz yürüdüm. Marmarisli Ayşe Bacı falıma baktı. Pek beğendi beni. O beni beğendi ama ben de onu beğendim. İnanılmaz güzel bir türkçe konuşuyordu, son derece akıcı. Çok güzel şeyler söylemedi, sevmiş beni o yüzden yalan söylemiyormuş söylediğine göre. Sonra İzmir klasiğimizi yerine getirmek üzere Home Store Cafe'ye gittim. Türk kahvemi içtim, İzmir'i dinledim, seyrettim. Misafirlerim geldi. Arkasından enfes bir çikolatalı sufle yedim itiraf edeyim hadi. Hepsini bitiremedim ama olsun. Ama doğumgünü pastasıydı arkadaşımın yemesem olmazdı.



Veeee ayrı kaldığımız sürede 25 kilo kadar bir kaybım oldu. Umuyorum hedeflediğim sürede bir bu kadar daha kaybedecek ve sonunda bir ''oh'' diyebileceğim. Bu paragrafın konusunu ayrı bir dosya olarak ayrıntılı bir şekilde patlaşacağım sizlerle.

Şimdilik bu kadar sevgiyle kalın.

Hiç yorum yok: